Bir Emlakçının Etik Olmayan Diplomasi Pazarı Üzerine
Bir Emlakçının Etik Olmayan Diplomasi Pazarı Üzerine
Maaruf Ataoğlu
Donald Trump yeniden sahnede. Ama bu kez, bir “politikacı” olarak değil; insanlık tarihinin en ibretlik ahlaki çöküşlerinden birinin pazarlamasının sembolü olarak.
Bir zamanlar Amerikan rüyasının tüccarıydı, bugün insanlığın kabusunu pazarlıyor.
Beyaz Saray’da, insanlık dışı örgütlerin eli kanlı liderlerini meşrulaştırarak sahneye davet eden bu zihniyet, diplomasi değil ahlaksızlık pazarlığı yapıyor.
Trump, artık yalnızca bir “emlak kralı” değil; vicdanını satışa çıkaran bir siyasal emlakçıdır.
Colani’nin Beyaz Saray’a Girişi: Bir Dönüm Noktası Değil, Düşüşün İlanı
IŞİD, El Nusra, HTŞ…
Bu örgütlerin adları, insanlık tarihine yalnızca kan, tecavüz, kölelik ve barbarlık olarak kazındı.
Ve bu örgütlerin başındaki Ebu Muhammed el-Colani — ABD tarafından yıllardır “terörist” olarak tanımlanan, kellesine milyon dolarlık ödül konmuş bir savaş suçlusu, şimdi Trump’ın misafiri.
Bu görüntü, yalnızca Amerikan dış politikasının değil, Batı ahlaki değerlerininde iflasının resmidir.
Bir yanda Ezidi kadınların köle pazarlarında satıldığı Musul ve Rakka’nın hayaletleri; öte yanda altın varaklı Beyaz Saray salonlarında verilen pozlar.
İnsanlık, bir kez daha çıkarın ve ikiyüzlülüğün önünde diz çökmüştür.
Ahlakı “Kâr” Etme Üzerine Kurulu: Bir Emlakçının Ruhuyla Kurulan Dünya Düzeni
Trump, her şeyi bir “kâr” olarak görür. İlkelerinide çıkarları veya Popülaritesi uğruna satar; dostlukları değil, rantları ölçer. Beyaz Saray’ı bir ticari ofis, diplomasi masasını da bir satış standı gibi algılar.
Bir bina, bir ülke, bir lider, bir cani… Hepsi aynı listede: “Alınıp, Satılabilir mallar” olarak görür.
Onun gözünde, hukuk, adalet, etik değerler yoktur. Her şey bir pazarlık unsurudur.
Kiminle daha çok kazanacaksa, onun için haklı olan odur.
Colani gibi katillerle aynı kareye girmekte bir hiç bir sakınca görmez, çünkü vicdanının değeri bilanço tablolarında yer almaz.
Bu tür “emlakçı ahlakı”, yalnızca siyaseti değil, insan ruhunu da kirletip betonlaştırıyor.
Ve ne yazık ki bu betonun altında ezilen, yine masum halklar, mülteci çocukları ve yıkılmış şehirler ve ülkeler oluyor.
Ahlakın Yerine Menfaatin Geçtiği Çağda Ahlaki Değerlere Uymayan Liderler
Trump’ın Colani ile kurduğu bu görünmez ortaklık, aslında, başkalarının da biraz üstü örtülü bir biçimde yaptıkları çağımızın aynasıdır:
Ahlakın yerini menfaat, insanlığın yerini marka, adaletin yerini propaganda almıştır.
Bugün dünyayı yöneten çoğu lider, bu pazarın sessiz müşterileridir.
Hepsi aynı ahlaki iflasın ortağıdır:
İnsanı değil, çıkarı merkeze alan modern barbarlık.
Bu barbarlık artık savaş meydanlarında değil, diplomasi masalarında yürütülüyor.
Cani liderler “stratejik aktör” olarak meşrulaştırılıyor; işgal, “insani müdahale” diye pazarlanıyor; terörle işbirliği ise “güvenlik diyaloğu” adı altında aklanıyor.
Ezidi Kadınların Gölgesinde İnsanlık Utancı ve Beyaz Saray Işıltısı
Trump ve Colani aynı karede…
Bu, yalnızca bir fotoğraf değil; Rakka’nın enkazında ağlayan kadınların sessiz çığlığıdır.
Bu kare, 21. yüzyılın ahlaki değerlerin yok oluşudur.
IŞİD’in ellerinde pazarlanan Ezidi kadınların, işkence gören Kürtlerin, katledilen çocukların laneti, çığlıkları Beyaz Saray’ın mermer duvarlarında ve Trump un kulaklarında hep yankılanacaktır.
Amerikan halkı belki farkında değil ama insanlık bu tabloyu asla unutmayacak.
Bir gün tarih, Trump’ın ismini altın harflerle değil; kan ve utançla yazacak.
Bir Emlakçının Satamadığı Tek Şey: Onur, çünkü onur çok kıymetli kendisinde bulunmaz
Trump, dünyanın en pahalı kulelerini, otellerini, markalarını sattı. Ama satamadığı tek şey vardı: Onur.
Çünkü o, hiçbir zaman onura sahip olmadı.
Bir liderin elindeki en büyük mülk, vicdanıdır; sizinki çoktan el değiştirdi, Sayın Trump.
Bir gün gelir, servetiniz de, imparatorluklarınız da, televizyon şovlarınız da unutulur.
Ama Colani gibi katilleri ağırladığınız o an, tarihin kara kutusunda yüzünüze çalınacak bir tokat olarak hep kalacaktır.
Son Söz: Tarih Unutmaz
Bir gün insanlık, yeniden adaletin sesini bulacak.
O gün, altınla süslenmiş saraylar değil; ahlakla yoğrulmuş vicdanlar hükmedecek.
Ve siz, Sayın Trump, o gün ne zenginliğinizle ne unvanlarınızla anılacaksınız;
sadece şu cümleyle hatırlanacaksınız:
“İnsanlık onurunu, bir emlak sözleşmesine sığdırmaya kalkışan zavallı bir adam olarak tarihe yüz karası olarak geçeceksin.”


