Görümceden Önce Şam’ın Sokaklarındaki Minibüs
Ne ilginçtir!
Tarihin sahnesinde roller hiç değişmiyor, sadece oyuncuların yüzleri makyajla yenileniyor. Trump, Beyaz Saray’da Şara ile tokalaşırken, Şam’ın sokaklarında Ahmed Şara ve Saddam Hüseyin posterleri taşıyan bir minibüs dolaşıyor. Tesadüf mü, yoksa Ortadoğu’nun bitmeyen trajikomedyasının bir perdesi daha mı açılıyor?
Şam’da o minibüs, yalnızca geçmişin hayaletlerini değil, bugünün sahte istikrarını da taşıyor. Saddam’ın gölgesiyle süslenmiş bir şehir, hâlâ “güç”ün putuna tapan bir halk psikolojisinin aynası. Ahmed Şara’nın resimleri, Arap milliyetçiliğinin küllerinden değil, mezar taşlarından yükseliyor adeta.
Bu ironiyi tamamlayan sahne ise, dünyanın öbür ucunda Beyaz Saray’da yaşanıyor. Trump, her zamanki fırsatçı zarafetiyle, aynı soyadın bir başka yüzünü bir katili “barışın yeni ortağı” ilan ediyor. Oysa Washington’un diplomasisi, her zamanki gibi “cinayetle makyajlanmış barış” sanatında usta.
Ortadoğu’nun kaderi, hep aynı tiyatroda oynanıyor:
Bir yanda uluslararası sahnede “demokrasi” diyen efendiler, diğer yanda kendi sokaklarında cellatlarını putlaştıran halklar. Bu ikili görüntü, modern Arap dünyasının trajedisidir: iktidarın suretini değiştirip zulmün özünü korumak.
Trump’ın Şara ile poz verirken verdiği mesaj aslında şudur:
“Biz size yeni bir diktatör getirmedik, sadece ambalajını yeniledik.”
Şam’ın minibüsünde dolaşan o posterler ise cevap gibidir:
“Biz de efendilerimizin gölgesini sevmeyi öğrendik.”
Ahmed Şara’nın yüzü ile Saddam’ın yüzü, iki farklı zamanın ama aynı zihniyetin yansımasıdır. Her ikisi de halkına “istikrar” vadetti, sonunda “korku, ölüm” mirası bıraktı. Bugün Şam’ın sessizliğinde yankılanan şey, ne zafer ne direniştir. Sadece susturulmuş bir halkın yorgun nefesidir.
Ve Trump’ın Beyaz Saray’da yaptığı her “stratejik el sıkışma”, Ortadoğu’da bir annenin mezar taşına düşen bir gözyaşıyla mühürlenir.
Tarih, bu topraklarda hep aynı şekilde yazıldı:
Birileri “özgürlük” getirdiklerini söyler, diğerleri “şerefi” adına ölür.
Ama sonuçta her defasında kazanan yine aynı olur.
Silah satanlar, petrol taşıyanlar, ve kendi kuklalarını özgürlük elçisi ilan edenler.
Ne ilginçtir gerçekten…
Şam’da bir minibüs dolaşır, üstünde Saddam’ın suretiyle.
Washington’da bir ABD Başkanı gülümser, elinde Şara’nın kaldırılan terörist dosyasıyla.
Ve halklar, bir kez daha kandırıldıklarını anlamak için
yine bir nesil daha beklerler.


