“Selo” Başkan, Sevgili Kardeşim,
Öncelikle, bu açıklamayı yapmanız gerekiyordu ve siz bunu gecikmeden, yine kendinize yakışır bir duruşla yaptınız. En çok da sizi eleştiren, gerektiğinde en sert sözleri söylemekten çekinmeyen bir arkadaşınız olarak sizi yürekten tebrik ediyorum. Çünkü bu açıklama, hem hakkaniyetin hem de siyasi olgunluğun gereğiydi.
Dokuz yıldır hukuksuz ve izahı olmayan bir tecrit altında tutulurken, sizin adınıza konuşulmaması gereken sözlerin size mal edilmesi kabul edilir bir durum değildi. Bunu en yüksek sesle dile getirmek, sadece sizin değil, sizinle omuz omuza yürüyen milyonlarca insanın hakkıydı. Siz de bu hakkı teslim ettiniz.
Sizin duruşunuzun ne olduğunu hepimiz biliriz:
Başı dik girdiniz, başı dik çıkacaksınız. Kimilerinin yönlendirmesiyle veya Devletin aygıtlarının tuzağına düşmeyecek kadar halkımız nezdinde kıymetli olduğunuzu bilmelisiniz.
Bugün de aynı iradeyi, aynı netliği gösterdiniz. Bu açıklamanız sadece sizi değil, sizin adınıza yıllardır samimiyetle mücadele eden herkesi de rahatlattı. Çünkü sizin sesiniz varken, kimsenin sizin adınıza konuşmaya, sizi kullanmaya ya da sizin üzerinizden bir zemin inşa etmeye izin vermeyiniz. Bu bizleri üzer. Zaman zaman hatalar yapılsa bile sizinde halkımızı ve bizleri üzmeye hakkınız yoktur.
Hapishanede olmanın getirdiği dezavantajları fırsata çevirip çarpıtma, manipülasyon veya suistimal üretmeyi alışkanlık haline getirenlere en güzel cevabı verdiniz. Bu, hem gerekliydi hem de geç kalınmış bir temizlikti.
Siyasetçi ve avukat sınıfından bazılarıyla görüşmeme kararınız da son derece yerindedir. Çünkü kimselerin sizin onurunuzu ve sözünüzü kendi hesabına mal etmesine ve küçük hesaplar peşinde koşmasına izin vermeyin.
Ben bir kardeşiniz olarak, doğru bildiğini tüm baskılara rağmen söyleyen biri olarak, bu açıklamanızı tüm içtenliğimle destekliyorum.
Sözünüz yerine ulaştı sevgili Başkan.
Duruşunuza, samimiyetinize ve cesaretinize selam olsun.
Maaruf Ataoğlu


